Bugün 14 Şubat 2013 Perşembe …bir çoğumuz için
bugünün anlamı sevgililer günü olması yada özel bir gün yada bir kısmımızın
kendisinin sevdiklerini doğum günü..
Benim içinse korkulası bir gündür her yılbaşı
her sevgililer gününde korktuğum gibi 2013 ünde sevgililer gününde korkuyorum ….
Şimdi size neden bugünden korktuğumu kısa anlatmak
istiyorum bu hikayede ad gece DOST isimli karakterim sadece hayal ürünü
olmasına rağmen bir çok hayvanın kaderini bize yansıtan bir hikaye
kahramanıdır.
14 Şubat'a çok az kalmış ve genç adam
sevgilisine bir hediye almak onu şaşırtmak için uzun uzun düşüncelere dalmıştır…..Zaten
son dönemde aralarında yasadıkları gerginlikleride göz önünde bulundurduğunda
mutlaka kız arkadaşını sevgilisini şaşırtacak bir şey almalı ve hem aradaki
buzları eritmeli hemde onu çok mutlu etmelidir……
Uzun uzun düşünür….alışveriş merkezine gider
ve tüm vitrinleri gezmeye başlar…önce giyim kuşam için alternatifleri mağazaları
dolaşır ama hepsi sıradandır..zaten yılbaşında yeni bu hediyeleri aldığından
bundan vazgecer..sonra mücevher diye düşünür ama onunda çok sıradan olduğuna
karar verir elektronik…çanta….parfümeri derken karamsarlığa düşer ve bir gün
sonra etrafının da fikrini almak ve daha doğru bir seçim yapmak üzere alışveriş
merkezinden ayrılmaya karar verir….yürüyn merdiven ile alısveriş merkezinin
otoparkına doğru ilerlerken birde sağ tarafında PET SHOP adı verilen canlı hayvan
özür dilerim CAN satılan bir mağaza görür….hemen yolunu çevirir ve mağazaya
doğru yönelir….o anda aklına muhteşem bir fikir gelmiştir..zaten vitrinde eşya
gibi sergilene kedi ve köpek yavruları o kadar tatlıdır ki bir anda hangisini
seçeceğine alacağına karar vermeye çalışır…her yavru kendine ilgi gösteren
kendine yaklaşan bir insan gödüğünde parçalar kendini o insana dokunmak
koklamak onun kokusunu almak için …ne benciliz ki bizler bu yavruların o
hareketlerini ‘’ bak kendini bana beğendirmeye çalışıyor ‘’ diye algılar kendimizi kandırır dururuz!!! Ama işin aslı böyle değildir….anne sütünü neredeyse
tatmadan kardeşleri ile oyunlar oynamayıp sosyalleşmeden acımasızca insan denen
vahşi apara avcıları tarafından annesinden kardeşlerinden erkenden ayırılan bu
yavru kendisine yaklaşan her insan vücudunda onların kokusunu aramaktadır ondan
camdan cama vurur kendisini ,ondandır yavrunun heyecandan sevimli hareketler
yapması…..
Sonra genç adam karar verir ve kendisine en çok
oyun yapan en sevimli gelen yavruyu almak istiyorum der…satınlan ve alınan bir
candır aslında..ne acı ki pazarlık yapılır
yavru kafesinden özür dilerim hapishanesinden çıkarılır ve pudralanıp
taranır bir güzel parfümlenir bir box ın içinde bir kurdele ile sevgiliye sunulmak
üzere hazırdır artık…
Hikayemizin asıl kısmı burada başlamaktadır…..
İlk gece ağlamalar inlemeler ile geçiren yavru
büyük olasılık ile box ının içinde sessiz ıssız bir odada yapayalnız zaman
geçirir..sonra büyük gün gelip çattığı zaman kız ve çocuk buluşurlar…kız hafif
meraklı gözler ile çocuğun elindeki büyük kutu şeklindeki hediye paketine
bakarken önce çok anlam veremez sonra çocuk afer kazanmış bir komutan edası ile
kıza hediyesini uzatır tam o sırada bir havlama sesi gelir…kız hemen heyecanla
kutuyu acar ve bir bakar ki karşısında dünya tatlısı bir köpek yavrusu
duruyordur…ona bayılır sevgilisini defalarca öper dost u kafesinden çıkarır öper koklar ve o gün Dost da dahil olmak üzere herkes çok mutludur…aslında en
mutlu olanları Dost dur…yeniden bir ailesi olmuş ona seven sarılan open
koklayan yemek veren su veren barınma ihtiyacını karşılayan sürüsüne
kavuşmuştur sonunda..aslında bilmiyordur bizim ufaklık gerçek sonun
başlangıcıdır o gün……
Aradan 3-5 gün geçer ilk günlerde ne kız ne de
sevgilisi hayvan bakmanın sorumluluğu konusunda
bilgi sahibi olmadıklarından, Dost ‘u serbest bırakırlar evin içerisinde
bu yaramaz yavru evin her köşesini keşfetmeye çalışırken tabiî ki zaman zaman
gelen tuvaletini olduğu yere bırakıverir…ilk başlarda çok rahatsız olmaz çocuk
ve kız çünkü Dost öyle tatlı öyle sevimlidir ki bu sorun onlar için çok da
önemli değildir…ama unuttukları önemli bir şey vardır Dost bir sürü hayvanıdır
ve sürüsünden öğrenmesi gereken davranışlar vardır…bu tuvalet alışkanlığından
oynaması gereken oyunlara,dişlerini hangi sertlik ile kullanması gerektiğinden
ne zaman uyuması gerektiğine kadar uzayıp giden bir listeden ibarettir aslında….
Sevimli yavrumuz Dost doğası gereği her uykudan
uyandıktan sonra, her oyun oynadıktan sonra ,her heyecanlandığında ve her
öğününden sonra mutlaka tuvaletini yapacaktır….kopekler doğaları gereği
bebeklik dönemlerinde tutamazlar tuvaletlerini ve onların sürü liderleri olan
insanların onlara bu konuda yol göstermesini eğitim vermesini beklerler….
Sonra işler birden değişmeye başlar… Dost yine
çok tatlıdır yine çok sevimlidir ama artık bu tuvalet işi kızın canını sıkmaya
başlar…butun gün işte çalışan yorulan kız eve geldiğinde her yerde tuvalet izleri
görür ve artık kendi kendine söylenmeye başlar….çocuk zaten çok yoğundur ve
işten yorgun argın geç geliyordur oda bu durumdan son derece rahatsız oluyordur
ve en sonunda 14 Şubat sevgililer gününde kız arkadaşına aldığı hediye olan can
onlar için bir sorun haline gelmeye başlamıştır…birde Dost un yavaş yavaş
büyümesi daha çok oyun oynamak istemesi daha çok ilgi istemesi bunun içinde
evde türlü türlü yaramazlıklar yapmaya başlaması olayı iyice içinden çıkılmaz
hale getirmektedir….çiftimiz uzun uzun oturup düşünür ne yapsak bu sevimli
yavruyu diye…
Dost olan bitenden habersiz sadece ailesine
sürüsüne nasıl daha çok yaranırım beni nasıl daha çok severler diye taklalar
atıyordur halbuki….
Ve bir sabah yine ev halkı yani Dost un sürüsü
uyanmıştır….ama sevimli yavrumuz için yolunda gitmeyen bir şeyler vardır…uzun
zamandır görmediği köpek box ı ortaya çıkmıştır ve sahipleri onu zorla bu
kutunun içine sokmaya çalışmaktadır, önceleri anlam veremez bu zorlamaya ama
sonuçta zorlayanlar onun ailesi sürü liderleridir çok fazla direnmeden girer
kutunun içerisine ve onun için aslında başlamıştır sonun başlangıcı….
Kısa bir araba yolculuğundan sonra burnuna çok
sayıda farklı köpek kokusu geldiğini fark eder önceleri bir anlam veremez
anlamaya çalışır uzun uzun koklar etrafı…ama bir sorun vardır buradaki köpek
havlamalarının hepsi çok acıklıdır hatta havlamadan çok inlemeye benzer sesler gelmektedir … Dost
tedirgin olmuştur oda inlemeye ağlamaya başlar sahiplerine ailesine sesini
duyurmaya çalışır ama her seferinde başarısız olur….çocuk kısa bir konuşmanı
ardından arkasına bile bakmadan uzaklaşır dost un kafesinin yanından…..
Dost artık korkudan titremektedir bir anda
kafesin içerisine uzana bir el ensesinden tutar kavrar ve kutunun dışına çıkarır
dostu..ama bu tanıdık bir el ve koku değildir….ne olduğunu çözememektedir…sıcak
sımsıcak yuvasından çıkmış yüzlerce aç susuz sıska cılız köpeğin olduğu bir
yere gelmiştir…buz gibi bir odaya terke edilir…. Dost anlayamıyordur ne olduğunu
sadece ağlıyor bağırıyor haykırıyordur…sonra saatler günleri kovlar aç sevgisiz
soğuk geceler Dost u çok zorlar ama aslında onun canının en çok yakan
sevgisizlik ve ailesinden uzakta olmaktır….
7. günün
sonunda Dost acı gerçeği kabullenmek zorunda kalmıştır…..sevgilisine sevgililer
gününde bir CAN satın alan sahibi onu aldığı yere değil ama başka bir yere iade
etmiştir…….TERKEDİLMİŞTİR…bu acık ile ne kadar yaşayabileceği konusunda çok
fazla fikri yoktur..önce anne baba ve kardeşlerinden şimdi de sevdiği sürüsü kabul
ettiği ailesinden ayrılmıştır……onun için hayatın tek anlamı ayrılık korkusu
halini alır…..geçen günlerde sağlığı iyice bozulur zayıf düşmüştür ve en
önemlisi artık yaşama tutunacağı onu hayata bağlayan bir ailesi yoktur….
Her gecen gun daha sağlıksız daha ac daha susuz
daha sevgisiz devam eder Dost için….Barınak adı verilen ama bir işkence
hücresinden farksız olan bu yerde her gün daha acımasız şartlar
oluşmaktadır..hava zaten çok soğuktur yağmur yağdığında sırılsıklam olan Dost
ve arkadaşları alcık ve hastalık ile savaşamaya çalışsalar da bu savaşı kazanma
şanslarının olmadığını hepsi biliyorlardır…
Ve en sonunda büyük gün gelir çatar…. Dost zor
geçen bir gecenin sabahında gözlerini yeniden açar yeni güne…önüne konan
küflenmiş ekmekten oluşan sabah kahvaltısına dokunmaz ve kafasını umutsuzca
beton zeminin üzerine koyar uzak diyarlara doğru hayalleri ile yolculuk yapmaya
başlar….
Hatırlayabildiği kadarı ile önce ailesini annesini
kardeşlerini düşünür gözlerinde ıslaklık olur….ama sonra ona en çok koyan kısım
aklına gelir bir 14 subat günü cam bir kafesin içinden onu kurtaran o genç
adamı hatırlar yani sürüsünün liderini…sonra çocuğun sevgilisini düşünür ……yani
onu kucaklayan öpen koklayan kızı…..gözlerinden damla damla yaşlar akar Dost un…..o
terk edildiğini bilmemektedir onun bu gözyaşları kızgınlıktan değil sürüsüne bir
şey olduğunu düşündüğündendir…..ve Dost daha fazla hayatta kalmanın bir anlamı
olmadığına karar verir ….ailesi sürüsü yoktur …birkaç gün yemek yemeden su içmende
geçen günün ardından ……bir sabah barınak dene işkence merkezinin görevli
personeli dostun hapishanesinde belirdiğinde dostun cansız bedenini görür….o
görevli için bu alışılagelmiş bir görüntüdür… Dost u arka bacaklarından tutar
sallayıp çöp kovasına atar….
Bir camekan kafeste şekillene Dost un hayatı
beton bir zeminde sonlanmıştır..hikayenin diğer kahramanları kız ve çocuğu
merakmı ettiniz?
Şimdi her iki sininde farklı sevgilileri var….çocuk
yine yaklasan sevgililer gününde aynı hediyeyi almayı düşünüyor….Kız yeni
sevgilisine acaba yavru bir köpek mi satın alsak aşkım diyip duruyor….
İşkence evi olan BARINAK adlı yerimi merak
ediyorsunuz? Oda aynen faaliyetlerine devam ediyor her gecen gün hayvanlar için
daha zor olan sartlarda …..
Bu hikayede okuduğumuz Dost ve ailesi her
birimizin çevresinde olan yaşayan insanlar…işte bu nedenledir benim 14 Şubat'dan korkum….
Umarım anlatabilmişimdir sizlere….
Bu yolculuğa çıkarken tüm bu zorlukları göze
alırken hep Dost ve adı farklı onlarca can geldi aklıma..hem eko sistemi bozan
hem doğayı kirleten hem hayvanların yasama, özgür olma hakkını elinden alan ve
onları değersiz bir eşya gibi satan insana tepki vermekti amacım….bir fark
belki farkındalık yaratmak uğruna tüm bu çabam gayretim..
Ben tabiî ki tek başıma tüm hayvanları
kurtaramam yada tek başıma tabiî ki küresel ısınmanın etkilerini azaltamam ……ama
yerimde durup oturup bu vahşet tablosuna doğanın canlıların eko sistemin
katledilmesine tanık olmak yerine hareket etmeyi harekete geçmeyi seçtim
kendime…..
Tüm doğayı şehirleştirdiğimiz modernleşme
uğruna doğanın tü dengesini alt üst ettiğimiz bu dönemde bizimde ülkemizde bu
eko sistem için bir şeyler yapıldığını ,yapılabileceğini göstermek benim derdim….
Her ne sartlar ile olursa olsun rotam
üzerindeki canlılar için yapılan DOĞAL YAŞAM alanlarını görüp gözlemleyip bir
örneğinin burada yapılması için gece gündüz çalışıcam..
Dost ve onunla aynı kaderi paylaşan nice dünya
tatlısı canlının bir eşya bir mal gibi alınıp satılmasını önlemek için sonuna
kadar mücadele edicem…bu kendime en büyük sözüm…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder